Pazarlı balıkçılar kafes istemiyor: ‘Karadeniz bizim tarlamız’
RİZE – Rize’nin Pazar ilçesinde yapılması planlanan kafes tipi balık çiftlikleri projesine ilçede balıkçılıkla geçimini sağlayan bölge halkı karşı çıkıyor.
Dereleri HES’lerle, yaylaları, dağları maden ve taş ocaklarıyla, sahilleri karayoluyla yağmalanan Doğu Karadeniz’de deniz de kafes balıkçılığıyla halkın elinden alınmak isteniyor. Koku ve deniz kirliliği gibi bir çok soruna sebep olabilen kafes balıkçılığı bulunduğu bölgelerde kıyı balıkçılığının da yok olmasına sebep oluyor.
Son yıllarda Türkiye’de deniz kıyılarında yapılan kafes tipi balık çiftliklerine bir yenisi Rize’nin Pazar ilçesinde eklenmek isteniyor. Kuzuoğlu Grup ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın oğlu Bilal Erdoğan’ın kurucularından olduğu iddia edilen Güneysu Vakfı (GÜNVAK) Rize’nin Pazar ilçesine bağlı Merdivenli ve Balıkçı köyleri kıyılarına toplamda 9 kafesten oluşan balık çiftliği projesi için geçtiğimiz yıl başvuruda bulundu.
Geçimini denizden sağlayan Pazarlı balıkçılar, yapılmak istenen projeye, av sahalarını kapladığı ve kıyı balıkçılığını yok edeceği gerekçesiyle karşı çıkıyor. Av sahalarının yaklaşık yarısını denizin üzerine dolgu doldurularak yapılan havalimanı ile kaybeden Pazarlı balıkçılar, kalan kısmın da kafes tipi balık çiftlikleriyle yok edilmek istendiğini söylüyor. Rize’de balıkçılığın en yoğun yapıldığı ilçe olan Pazar’da 200 balıkçı ve dolaylı yollarla 2 bin kişi geçimini balıkçılıkla sağlıyor.
KİMYASALLAR KIYIYA YAYILACAK
Kafes balıkçılığının karşı çıkılan tek nokta, kıyı balıkçılığına olumsuz etkileri değil. Kafes balıkçılığının yapıldığı bölgelerde balıklara verilen yemlerin kafes dibine çökmesiyle zamanla oluşan koku, balıkların tedavisi amacıyla kullanılan antibiyotikler ve kimyasal maddelerin denize karışması, bölgede Pazar’ın denize girilebilen tek plajının bulunması, proje alanının yanı başında havalimanı bulunması sebebiyle uçuş güvenliğinin riske edilmesi gibi bir çok faktör de projeye karşı çıkılmasındaki sebepler olarak öne çıkıyor.
Balıkçı Köyü Su Ürünleri Kooperatifi Başkanı İsmail Hakki Kambay, projenin hem kıyı balıkçılığını yok edeceğini hem de kıyı ekosistemini bozacağı gerekçesiyle karşı çıktıklarını ve izin vermeyeceklerini söyledi. İstihdam ve ihracat alanında sunulan gerçek olmayan rakamlarla proje hazırlayan şirketlerin algı yaptığını ifade eden Kambay, kıyı balıkçılığının Pazar için daha büyük kazançlar sağladığını dile getirdi.
KAMBAY: KURULDUKLARI YERLERDE KOKU NEDENİYLE KALDIRILIYOR
“Karadeniz balıkçıların tarlasıdır” diyen Kambay, balıkçıların Karadeniz’de ekip biçtiğiyle ailelerini geçindirdiğini ve ekmek teknelerinin ellerinden alındığı zaman bölgeyi terk etmek zorunda kalacaklarını söyledi.
Kafes tipi balık çitliklerin kurulduğu bölgeleri araştırdıklarını dile getiren Kambay, “Ege’de kurulduğu yerlerde kafesler kaldırılıyor. Çünkü kokuya neden olmuş, insanlar bu bölgede denize girememiş. Doğu Karadeniz henüz bunları yaşamadı, etkileri bilinmiyor. Kafes içerisine bırakılan yemlerin yüzde 30-40’ını balıklar yerken büyük bölümü de kafesin dibine çöküyor. Bu yem de zamanla koku yapıyor. Kafesi kurulacağı yerde Pazar’ın plajı var. Zaten kıyılarımız çoğunlukla beton duvarlarla çevrilmiş. Kalan ender yerlerden biri de kafes balıkçılığı nedeniyle kaybedilecek” dedi.
Konuyla ilgili Rize Valisi İhsan Selim Baydaş ile görüştüklerini söyleyen Kambay, balık çiftliğinin etkilerinin azalması ve deniz ekosistemini etkilememesi için 80 metre derinlikten sonraya yapılmasını önerdiklerini söyledi. Orta yolu bulmaya çalışmalarına rağmen şirket yetkilileri ile bir araya gelemediklerini belirten Kambay, kendilerinin ve bölge halkının yok sayılarak projenin yapılamayacağını dile getirdi.
Kambay, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Kafes balıkçılığından 1 milyar dolar gibi bir beklenti var fakat balıkçılar denizden çıkmak zorunda kalırsa 5 milyar dolarlık bir ithalat gerekecek. Çünkü Türkiye’nin balık ihtiyacı var. Nüfus artıyor, turistler geliyor. Talep artıyor. Kafes balıkçılığını kabul ettirmek için saydıkları nedenlerden biri de istihdam yaratacak olması. Kafesi kuracak olan şirketlerin çalıştırdığı kişi sayısı 500. Rize bölgesinde sadece hamsi avında sadece 1 gemi yan sektörlerle birlikte bin kişiye ekmek sağlıyor. Her şirketin yılda 4 bin ton balık üreteceğini söylüyorlar. Bunun da imkansız olduğunu düşünüyoruz.”
‘UÇUŞ GÜVENLİĞİNİ RİSKE ATACAK’
Projenin yapılmasına engel olan bir noktanın da uçuş güvenliğini tehdit etmesi olduğunu söyleyen Kambay, “Havalimanının dolgusunun her iki tarafında 1 kilometrelik kısımlarda istikamet ışıkları var. Kafeslerde bu istikamet ışıklarının hemen yanında yer alıyor. Kafeslerin olduğu yerlere haliyle martılar üşüşecek. Bu alanda oluşacak martı yoğunluğu uçakların iniş-kalkışını riske atacak. Bir martı uçağın motoruna girerse düşmesine sebep olur. Eğer bir kaza yaşanırsa sebebi olarak kafes balıkçılığı yapan şirketleri mi gösterecekler, bunu merak ediyoruz” diye konuştu.
ÇED raporunu hazırlayanların bilimsel bir değerlendirme yapmadığını, fiziksel ve çevresel etkileri tartışmadığını belirten Kambay, “ÇED raporunu hazırlayanlar balıkçılığın ‘b’sini bilmiyorlar. Rize Çevre İl Müdürlüğü bu bilgilerden habersiz şekilde ‘ÇED raporuna gerek yok’ kararı veriyor. Rize Havalimanı Müdürlüğü de bu durumdan dolayı kafeslerin uygun olmayacağını bildirmiş. Fakat sanırım gelen baskıyla kararı üst makamlara bıraktığını bildirmiş” sözlerini kullandı.
‘BİZİM EKMEĞİMİZLE UĞRAŞMASINLAR’
Soğuksu Su Ürünleri ve Balıkçılık Kooperatifi Başkanı Dursun Basa da ilçelerinde bu girişimi istemediklerini söyledi. Seçilen yerin hem kendileri için hem doğa için son derece yanlış olduğunu belirten Basa, projenin denizin açığında yapılabileceğini fakat maliyet sebebiyle çevresel etkilerin göz ardı edilerek en kolayın tercih edildiğini dile getirdi.
Projenin balık dalyanlarının üzerine yapılmak istendiğini kaydeden Basa, “Balıkçıları ilgilendiren bir konuda balıkçılarla istişare edilmeden böyle bir girişimin başlatılması doğru değil. ‘Ben yaptım, oldu’ demekle olmaz. ÇED toplantılarına bizi çağırmadılar. Balıkçılık konuşuluyor, buradaki 4 kooperatifin hiçbiri çağırılmıyor. Biz kimsenin kazanacağı paraya karşı değiliz ama bizim ekmeğimizle de kimse uğraşmasın” dedi.
Balığın denizin her yerinde bulunmadığını da belirten Basa, “Denizin 50 metre derinliğe kadar olan bölgesinde palamut, mezgit, kalkan dalyanlarımız var. Proje bu balıkların avını bitirir. Uygun görülecek, denizin açık yerlerine kafes yapabilirler. Kafes balıkçılığı her yerde olur ancak bunun yan etkileri sorulmuyor. Karadeniz’de akıntı var. Oluşacak kirlilik daha geniş bölgelere yayılabilir. Biz yasal yollarla hakkımızı arayacağız” sözlerine yer verdi.
‘SONUNA KADAR DİRENECEĞİZ’
İkiztepe Su Ürünleri ve Balıkçılık Kooperatifi Başkanı Osman Özer de havalimanı ile av sahalarının büyük bölümünü kaybettiklerini şimdi de kalan alanın balık kafesleriyle ellerinden alınmaya çalışıldığını dile getirdi.
Tek geçim kaynaklarının balıkçılık olduğunu belirten Özer, “Burada ısrar etmelerini anlamıyoruz. 80 metre derinlikten sonrasına yapabilirler. Biz onlar da kazansın biz de kazansın yaklaşımındayız. Ancak o şirketlerle bir türlü bir araya gelemiyoruz. Biz sonuna kadar direneceğiz” diye konuştu.